14 Kasım 2015 Cumartesi

Biraz cesaret ve Bir Bisiklet


Hepimiz zaman zaman her şeyi bırakıp gitmek istiyoruz. Birçoğumuz çok klişe bir deyişle Ege'de bir sahil kasabasına yerleşmek ve sakin bir hayat yaşamaktan bahsediyoruz ama laf olsun diye , belki de böyle imkanlara sahip olsak bile şehrin kalabalığını keşmekeşini terk edip gitmek imkansız hale geliyor bir noktada ; çünkü yapacak işlerimiz var hep, biri bitiyor, hemen bir başkası başlıyor. Çok yoğunuz, zaman zaman kendimizi bile unutuyoruz. Çalışmak, işimiz her şeyden önce geliyor.  İşte bu noktada bizi (özellikle İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde yaşayanlar,evet! sizsiniz bu ) gerçek hayattan, doğadan , ağzına kadar insanlarla dolu bir şehirde yaşamamıza rağmen bizleri insanlardan tamamen soyutlayan modern şehirlerden, uzaklaşıp; doğaya, insana bizleri yakınlaştıracak en güzel ve en eğlenceli yöntemlerden birisinden bahsediyorum. 

Pahalı beş yıldızlı otellerde, kral dairelerinde yapılan üç beş günlük tatillerde bir kaç yıllık kazancınızı harcayıp, deniz kenarında doğayı katlederek yapılmış   otellere ait yapay kumsallarda güneş altında affedersiniz malak gibi yatarak tatil yaptığınızı zannetmeyi bir kenara bırakın artık. İhtiyacınız olan tek şey bir bisiklet, çadır, uyku tulumu ve üzerine atlayıp günlerce haftalarca seyahat edebilecek biraz da cesaret... 

evet yanlış duymadınız? 

bir bisiklet ve biraz da cesaret...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder